Beyazyaka’dan Güney Amerika Keşfine…

Başlık merak uyandırıyor değil mi, içimizden kim bu maceracı diyoruz..Sosyal ağlardan tanıdığımız adıyla Culinstanbul’u yakından tanıma vaktidir.

Önceden belirlediğimiz mekan kapalı olunca Karaköy sokaklarında sessiz bir köşe arıyoruz ve İki Cafe’nin en güzel köşesine yayılıp, sohbetimize başlıyoruz.

İlk röportajım tabii tatlı bir heyecan var ikimizde de, birbirimizi tanımanın rahatlığı olmasa vay halimize..

Haliyle ses kayıt cihazımı unutmuş, telefona ümit bağlıyorum ama o da beni mahcup ediyor.. Ses kayıtları uçup gidiyor, aklımda kalanları aktarmak zorunda kalıyorum.

“Kimsiniz Bayım Siz?” diyorum ve başlıyoruz…

İsmet Ersoy, kendini “Şikemperver (boğazına düşkün) adamım ” diyerek tanıtıyor ve gurme olmadığını özellikle belirtiyor, ona göre herkes yesin içsin ve bunları paylaşsın,” profesyonel olmaya gerek yok ki ” diye de ekliyor. ” Yemeyi içmeyi seviyorum arkadaş, annemin mutfağında başladım tadımlarıma ve yaptığım her seyehat ile de bu tadımlarımı devam ettirdim ” diyor.

Biz Türk milleti hep şu sözü söyleriz, Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat diye 🙂

Şikemperverimiz de aynen öyle yapıyor eşe ,dosta tecrübelerini, tadımlarını anlatmaya başlıyor bakıyor ki bunun sonu blog ve böylece blogunu açmaya karar veriyor. İyi ki de açıyor, güzel yorumlarını fotoğraflarla kombinleyip takipçilerine sunuyor. En ufak egosu yok, herkese itinayla cevaplar, öneriler veriyor.

Kısa zamanda takipçileri artıyor, yeme-içme sitelerinde yorumlar yapıyor bizde bu sayede tanışıyoruz kendisiyle. Aslında kendisi bankacı, beyazyakalılıktan şikayetçi değil ama daha neyi bekliyorum deyip, bir yıllık bir Güney Amerika gezisini planlıyor ve bunun için benim tabirimle bir nevi her şeyi ardında bırakıp düşüyor yollara..

Şimdi anlatacak bir sürü hikayesi olacak, tatmadığı, görmediği neredeyse kalmayacak.

Sponsor arayışı malesef olumlu sonuçlar vermediği için her şeyi kendi karşılıyor.

Gitmesine yakın yapıyoruz bu sohbetimizi, çünkü bir veda partisi düzenlenecek o gidecek ve bende elimdeki verileri derleyip, gittiği yerlerden birkaç fotoğraf alıp sizlerle paylaşacağım diye planlıyoruz, öyle de oluyor. Üstünden yaklaşık 1,5 ay geçti ve her baktığımda içimin eridiği, hayalini kurduğum yerlerin, lezzetlerin fotoğraflarını hesaplarından ayrıntılarıyla paylaşıyor 🙂

Veda gecesinde planlarını tek tek anlattı.

Çoğu zaman iş sebebiyle birçok yeri keşfetme fırsatını bulmuş, yurtdışında da pek çok yeri ziyaret etmiş.

Merak ettiğim belli başlı sorularını soruyorum, tereddütsüz cevaplıyor. Eh ne diyoruz, darısı başımıza gezginci ruhumuzu  hissedince hepimiz düşebiliriz o yollara değil mi ama ?

En beğendiği mutfak; Anadolu Mutfağı

En beğendiği ülke; İngiltere

İstanbul’da vazgeçilmez adresi; Taksim Bi Buçuk (hem yemek yiyip hem bir şeyler içebiliyorumi hem kafa dağıtabiliyorum, kendimi rahat hissettiğim bir yer.)

En sevdiği yemek; Annemin yaptığı dolmalar 🙂

Yaptığı en iyi yemek; Pirinç Pilavı ( oldukça iddaalı 🙂

O şimdi hangi ülkede, ne keşfetti, neler yapıyor diyorsanız…

Şimdi orada olmak vardı diye içlenebileceğiniz içerikler ve daha fazlası için;

İşte Cullinistanbul’u takip edebileceğiniz linkler;

http://www.culinistanbul.com/

https://www.facebook.com/culinistanbul

http://www.instagram.com/culinistanbul

Yorum bırakın